İnovasyon yaklaşımı ile faaliyet gösterdiği alanlarda bireylerin ve toplumların yaşam alışkanlıklarını değiştiren çözümler sunmayı amaçlayan Eczacıbaşı Topluluğu, ekosistemden ve farklı kurumlarla iş birliklerinden de güç alıyor. İnovasyon açısından sınırlı bir oyun alanına sahip olan, ancak bireylerin ve toplumların gündelik yaşamında önemli yer tutan ve bu açıdan inovasyona dair büyük fırsatlar barındıran banyo ürünleri ve karo iş alanı, bu iş birliklerinin başarılı örneklerinden birine tanıklık ediyor. VitrA İnovasyon Merkezi ile dünyanın önde gelen üniversitelerinden Imperial College London, banyo alanında kamu sağlığına yönelik inovatif çözümler başta olmak üzere, daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için yeniliklerin gücünden yararlanmayı hedefliyor. Imperial College London Dyson Tasarım Mühendisliği bünyesindeki araştırma grubu Interaction Foundry yöneticisi Dr. Weston Baxter, alışkanlıklarımızı dönüştürmede davranış odaklı tasarım anlayışı ve ritüellerin yeri üzerine sorularımızı yanıtladı.

“Ekip size alıştığında ve siz de ekibe alıştığınızda, uygun ritüeller yardımıyla ekibin değerlerinin pekiştirilmesi ve güçlü bir kurum kültürünün yaratılması mümkün olabiliyor.”

Imperial College London bünyesinde, inovasyon alanında disiplinler arası çalışmalar yapan Interaction Foundry adlı bir araştırma grubuna liderlik ediyorsunuz. Bize kendinizden ve Interaction Foundry’de neler yaptığınızdan bahseder misiniz? 

Imperial College London’da Dyson Tasarım Mühendisliği Bölümü’nde doçent olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda Interaction Foundry adlı araştırma grubunu yönetiyorum. Burada tasarım, mühendislik, davranış bilimleri, işletme gibi çok farklı dallardan uzmanlarla birlikte akademik çalışmalar yürütüyoruz. Çalışmalarımız, davranış odaklı tasarım olgusunu destekleyecek tasarım araç ve yöntemlerini geliştirmeye ve uygulama yollarını araştırmaya odaklanıyor. Farklı alanlarda faaliyet yürüten kurumsal yapılarla iş birliği içindeyiz. Bu da farklı faaliyet alanlarını gözlemlememize, her branştan beslenmemize ve araştırmalarımız sonucunda ulaştığımız sonuçları kullanarak özellikle sosyokültürel problemlere dair somut etki yaratmamıza olanak veriyor. 

Bugün inovasyon alanında davranış bilimleri, özellikle bireylerin ve toplumların yaşam alışkanlıklarını kendilerine, topluma ve gezegenimize etkisini gözetecek şekilde değiştirmek için yoğunlukla kullanılıyor. İklim krizi ile gündemimizde her geçen gün etkisi artan kaynakların verimli kullanımı ve tasarruf konusu ile pandemi nedeniyle hepimizin gündeminin ilk sırasına giren hijyen alışkanlıkları gibi konularda bireysel davranışları değiştirebilmek hem kurumların hem de devletlerin gündeminde. Sizler davranış bilimini sosyokültürel problemlere dair çözüm üretmek için nasıl kullanıyorsunuz?

Interaction Foundry’de süreç odaklı yaklaşımları savunuyoruz. Süreç odaklı yaklaşımlar genellikle, belirli bir davranış teorisini ele alan projelerin başlangıç evresinde yoğun niteliksel araştırmalar yapmayı gerektirir. Böylece, tasarım sürecinde bize yol gösterecek ipuçlarına ulaşırız. Bu ipuçlarını takip ederek de bir müdahale ortaya koyarız. Davranış bilimine ait her teoriyi, tasarımcılar için erişilebilir ve hayata geçirilebilir kılmak için sürekli bir çaba içerisindeyiz. Böylece her teori, tasarımın içerdiği zorlukları gösteren birer fener görevi görür. 

Ritüellerin hayata anlam katan gündelik davranışlar olduğunu savunuyorsunuz. Ritüel nedir ve rutin ile ritüel birbirinden nasıl ayrışır? 

Düğün veya mezuniyet gibi ritüellere hepimiz aşinayızdır. Bu ritüeller hayatımızda görece seyrek yaşanır ve yoğun bir törensellik içerir. Bense ritüellerin çok sık yaşandığını, hatta gündelik hayatın bir parçası olduğunu göstermeye çalışıyorum. Ritüelin belirgin özelliklerinden biri, araçsal olmayan amacıdır. Dışarıdan bakan biri, gördüğü davranışın arkasındaki nedenleri ancak tahmin edebilir. Kesin olarak bilmesinin yolu yoktur. Örneğin, ibadet eden biri bazen diz çöküp bazen doğruluyorsa amacının spor yapmak olduğu söylenemez. Ritüelde çoğu zaman, yapılan şeye yönelik özel bir niyet veya dikkat söz konusudur. Ritüeller, ruhsal veya düşünsel bir hâle bilinçli bir geçişin yansıması da olabilirler. Örneğin, sabah kahvenizi veya çayınızı içerken yaptığınız şey, vücudunuzun sıvı ihtiyacını karşılamanın çok ötesindedir. Güne başladığınızın simgesi olabilir mesela. Ritüeller, gündelik hayatın olağan unsurları olabilir, hayatın sıradanlığını, kattıkları derin anlamlarla hafifletebilir. Hayatımızdaki anları vurgularlar. Değer ve inançlarımızı pekiştirdikleri gibi duygu, düşünce ve eylemlerimizi değiştirmemize de yardımcı olurlar. 

Interaction Foundry olarak “Ritüel Tasarım Seti” adında bir kılavuz hazırladık. Burada ritüelleri gündelik hayatımızın içine nasıl yerleştirebileceğimizi anlatıyoruz.

Yeni dünyada yeni ritüeller gerekli mi? Eğer öyleyse bunlar neler olmalı? Bu anlamda siz günümüz kurumsal yapılarının önlerindeki fırsatları ve sorunları nasıl yorumluyorsunuz?

İş yeri ortamında ritüeller için birçok fırsat bulmak mümkün. Son iki yıldır insanların çalışma şekli çok değişti. İş hayatıyla özel hayat arasındaki çizgi silikleşti. Bu da ritüellerin gücünden yararlanmak anlamında bize harika bir fırsat sunuyor. Başlıca üç fırsat alanından söz edebiliriz: “Geçiş”, “Alışma” ve “Değerleri pekiştirme”. Geçiş dediğimizde, iş yeri ortamından ev ortamına taşındığımız ve iş yerindeki üretkenlik düzeyimizi aynı şekilde sürdürmeye çalıştığımız anı kastediyoruz. Ritüeller, koşullar ve ortam nasıl olursa olsun, güne enerjik bir şekilde başlamamızı ve yaptığımız işin anlam ve önemini idrak etmemizi sağlayabilir. Alışmak dediğimizde, bir ekibe katılmakla o ekibin her bakımdan bir parçası olmak arasındaki farkı kastediyoruz. Ekip size alıştığında ve siz de ekibe alıştığınızda, uygun ritüeller yardımıyla ekibin değerlerinin pekiştirilmesi ve güçlü bir kurum kültürünün yaratılması mümkün olabiliyor. Grup dayanışmasının ise şirket olarak yeni bir hedefe topluca odaklanıldığı durumlarda geçerli olduğunu söyleyebiliriz. 

İnsanlığın ve gezegenimizin geleceğine yönelik olarak toplumsal değişime nasıl katkı sağlayabilir ve bunu yaparken de yenilikçi ve yaratıcı ortamları nasıl kurgulayabiliriz? 

En önemli hususlardan biri, dünyayı değiştirebileceğinizi düşünmekten korkmamanızdır. Cesur olmak gerekir. Ayrıca düşünme biçimimizdeki rahatsızlık verici noktaları da araştırıyoruz. Zorluklardan kaçınıyorsak ve kendimizi sık sık sorgulamıyorsak, kendimizi zorlayıcı durumlara sokmadığımızı düşünürüz. Son olarak inovasyon, iş birliği, yaratıcılık ve değişimin kalbinde güçlü ve birbirinden çok farklı bağlantılar yattığını söylemek istiyorum. Bu, yalnızca içeriye değil, dışarıya bakmak için de bilinçli ve sistemli bir çaba göstermek demek. Aralarında bağlantı olmayan noktaları birleştirmek, aradığınızı bile bilmediğiniz şeyleri bulmak için yepyeni ve yaratıcı şekillerde güç birliği yapmak demek. 

VitrA İnovasyon Merkezi ile iş birliği yapıyorsunuz. Sürecin başına dönersek eğer bu iş birliğine dair ilk izlenimleriniz neler olmuştu?

VitrA ile çalışmanın en heyecan veren tarafı, konuştuğum herkesin, düşünmenin ve iş yapmanın yeni yol ve yöntemlerini araştırma heyecanı taşıdığını görmem oldu. Birçok farklı sektörden şirketlerle çalıştım. Şunu söyleyebilirim ki en inovatif şirketlerin çoğu, davranışsal ve teknik alanları aynı anda dikkate alan bir düşünce tarzını benimseyerek o noktaya geliyor. VitrA da bu konuda çok ilginç bir yaklaşım sergiliyor. 

Ritüel odaklı tasarım konusunda daha fazla bilgi edinmek isteyen Yaşam okurları için önerebileceğiniz kaynaklar var mı?

Ritüel odaklı tasarım, davranış odaklı tasarım başlığının giderek önem kazanan alt başlıklarından biri. Web sitemizde “Ritüel Tasarım Seti” adını verdiğimiz kılavuzu bulabilirsiniz. Önümüzdeki aylarda başka ritüel tasarım araçları da sunacağız. Konuya dair ayrıntılı bilgiler bulabileceğiniz bir diğer kaynak olarak da Kürşat Özenç’in iş yeri ritüellerine dair örneklere de yer verilen kitaplarını önerebilirim.